Ayrılığı kabullenmek



Balıklarım bana sevgililer günü hediyesiydiler. Onları daha görmeden çok sevmiştim:) Sonra hemen odama gidip onlara yer ayırdım. Yerlerini de çok sevmiştiler. Düzenli olarak sularını değiştiriyordum, hem de içme suyu kullanmıştım hep.. Yemlerini veriyordum, bazen de fazla veriyordum. Küçük olan bir türlü yemi zamanında ağzına alamazdı. O kadar çok heycanlanırdı ki ağzını erken açıp kapadığından yemi öne iterdi, yem önde o arkada fanusu bir tur atmaya kalmadan diğeri gelip onun da yemini yerdi.. Çok heycanlıydı benim balığım.. Kıvrıla kıvrıla yüzmezdi de, sağa sola yatarak yüzerdi, ben ders çalışırken orda saatlerce durup bana doğru bakardı.. Ha bir de kuyruğu boyundan uzundu ilginç bir şekilde.. Herşey yolundaydı. Hep benimle kalacaklarını düşünmüştüm. Hatta onları İngiltere'ye bile götürecektim. Sonra bir baktım Fanusun dibinde taşların üzerinde yatıyor. Kımıldamadan. Uyan diye kaç kere seslendim. Camı tıklattım. Süzgeçle dürttüm. O kadar ağlamama rağmen uyanmadı hiç. Şok geçiriyordum. Gerçekten de bana ait olan benim olan, değer verdiğim bişey kaybetmiştim. Hem de sonsuza dek. Çok mutlu 69 günüm geçti onlarla. Bir daha o sevimliliklerini göremeyecektim. Büyük olan 'gobik' tek başına kalmıştı. Ya o da ölürse korkusuyla geri Ümit'e verdim bakması için. Ölen balığımı da Karayolları Misafirhanesinin bahçesindeki küçük çam ağacının altına gömdük. Çiçek de bıraktım yanına..
Category: 2 yorum

2 yorum:

beisa~ dedi ki...

kıyamam ki hiç.. :* hep çiçek bırakırız yanına, oradan geçerken tamam mı? yalnız bırakmayız yine onu (: sevinir o da.. di mi?

Hasra dedi ki...

sevinir tabi :) bi gun gobik de olunce onu da yanina gomecegiz.