GPS

Bu haftasonu bir arkadaşımızın nişanı için toplanıp Bursa'ya gittik.. İlk gidişimdi Bursa'ya. Hep hayalim olan gezip-görme, yeni yerler keşfetme isteğim GPS denen küresel konumlama cihazı sayesinde son buldu. Bursa terminalinde başlayan yolculuğumuz Kent Meydanı, Çekirge, Seyrüsefa, adını bilmediğim düğün salonu gibi yerlere gittik. Daha doğrusu biz gitmedik. Küçücük yaklaşık 15 cm civarındaki teknoloji harikası aletten (cep telefonu) çıkan bir kadın sesi bizi oradan buraya götürdü durdu. Mekanik sesiyle, duygusuz bir şekilde bizi de mekanikleştirerek nereye gittiğimizi bile takip edemeden o küçük aletten çıkan sesi dinledik iki gün boyunca.

Verdiği talimatlara uymadan önce bizim de kendimizi önemli hissedebildiğimiz tek konu gideceğimiz son noktayı bizim belirliyor olmamızdı. Ancak bunu bile yaparken tam olarak doğru adres girmemiz gerekiyordu. Bense içimden 'sanki eskiden GPS vardı da yolumuzu öyle buluyorduk' diye geçirmeden edemedim. Nolurdu yanı bir taksiciye sorsak, ya da yoldan geçen birilerine. Mesela biz Kent Meydanı diye Kent Park girmişiz. Halbuki birine sorsaydık 'siz Kent Meydanını arıyorsunuz hocam, şu yolu takip edin' şöyle böyle diye bizi varmak istediğimiz noktaya yine ulaştıracaktı.

GPS'in tek güzel yönü şu oldu: üstüne bir sürü geyik yaptık. GPS komutları halktan birileri gibi şiveli konuşsa nasıl olurdu diye :) gülmemek elde değildi
Category: 0 yorum